
İŞÇİ VE İŞVEREN ARASINDAKİ REKABET YASAĞI VE SADAKAT BORCU
REKABET YASAĞI HAKKINDA BİLGİ NOTU
Rekabet Etmeme ve Sadakat Borcu
İşçilerin, iş ilişkisi sırasında işverenin işyerine, faaliyet alanına, müşteri çevresine ilişkin özel ve önemli bilgileri elde etmesi mümkündür. İşte bu bilgilerin iş ilişkisinin sona ermesinden sonraki süreçte işçi tarafından kullanılmak suretiyle işverenle rekabet edilmesinin ortaya çıkarabileceği riskleri ortadan kaldırmak amacıyla “rekabet yasağı” kavramı öngörülmüştür.
TBK[1] MADDE 396: İşçi, hizmet ilişkisi devam ettiği sürece, sadakat borcuna aykırı olarak bir ücret karşılığında üçüncü kişiye hizmette bulunamaz ve özellikle kendi işvereni ile rekabete girişemez. İşçi, iş gördüğü sırada öğrendiği, özellikle üretim ve iş sırları gibi bilgileri, hizmet ilişkisinin devamı süresince kendi yararına kullanamaz veya başkalarına açıklayamaz. İşverenin haklı menfaatinin korunması için gerekli olduğu ölçüde işçi, hizmet ilişkisinin sona ermesinden sonra da sır saklamakla yükümlüdür. |
İş sözleşmesinin yürürlükte olduğu dönemde rekabet etmeme borcunun söz konusu olabilmesi için, iş sözleşmesinde rekabeti yasaklayan bir hükmün açıkça yer alması gerekmez. İş sözleşmesinin devamı süresince işçinin, işverene karşı rekabet etmeme borcu, tarafların ayrıca kararlaştırdıkları rekabet yasağı şartından değil, doğrudan doğruya iş sözleşmesinden kaynaklanmakta ve sadakat borcu bağlamında ortaya çıkmaktadır. Sadakat borcu da açıkça kararlaştırılmasa bile her iş sözleşmesinde vardır.
TBK MADDE 444: Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir. |
İşçinin rekabet etmeme borcu, kural olarak, iş sözleşmesinin yürürlükte olduğu dönemde var olduğu gibi sözleşmenin sona ermesinden sonra da işçiye borç olarak yüklenmiş olabilir. Buna göre rekabet yasağı sözleşmesinin konusu, işçinin iş sözleşmesi sona erdikten sonra, kendi adına işvereni ile rekabet edecek bir iş yapmaması, rakip bir kuruluşta çalışmaması, rakip bir kuruluşa ortak olmaması ve ortaklıktan başka bir sıfatla dahi rakip bir kuruluşla ilgisinin olmamasıdır.
Rekabet Yasağı Sözleşmesi
Rekabet yasağı sözleşmesinin konusu, genel olarak, işçinin işverenle rekabet etmekten kaçınmasıdır.[2] Rekabet yasağı sözleşmesi asıl iş sözleşmesinde bir madde olarak yer alabileceği gibi ayrı bir sözleşme olarak da yapılabilir.
Rekabet Yasağı Sözleşmesi’nin geçerlilik şartları şunlardır:
- İşverenin korunmaya değer haklı bir menfaatinin varlığı (üretim sırları, işverenin işleri veya müşteri çevresi hakkında bilgi edinme olanağı, işverenin önemli bir zarara uğrama ihtimalinin olması)
- İşçinin ekonomik geleceğinin tehlikeye düşürülmemesi (rekabet yasağının süre bakımından sınırlandırılması, rekabet yasağının yer bakımından sınırlandırılması, rekabet yasağının konu bakımından sınırlandırılması.)
Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için öncelikle işçinin pozisyonunun ve niteliğinin işverenin müşteri çevresini veya ticari nitelikteki iş sırlarını öğrenebilecek durumda olması gerekir. Bununla birlikte bu bilgilerin iş sözleşmesi sona erdikten sonra kullanılmasının işverene önemli derecede zarar verebilecek nitelikte olması da gerekir. Yukarıda yer verilen TBK Madde 444 uyarınca söz konusu hususların birlikte var olması aranmaktadır.
TBK MADDE 445/1: Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz. |
Yukarıda yer verilmiş olan TBK Madde 445 uyarınca, rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, rekabet yasağının; işçinin ekonomik geleceğini ölçüsüz ve hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye girmesini önleyecek şekilde süre, yer ve konu bakımından sınırlandırılmış olması gerekir. Rekabet etmeme taahhüdü işçinin hayatını kazanması ya da devam ettirmesi imkânlarını makûl olmayan bir biçimde sınırlamamalıdır. Aksi halde herhangi bir iş için belirli olmayan yer ve zaman için öngörülmüş bir rekabet yasağı sözleşme hükmü niteliğinde olsa dahi rekabet yasağı hükümsüzdür ve işçi için bu yönde bir borç doğurmaz. Bir diğer ifade ile; rekabet yasağı sözleşmesi geçersiz olur.[3]
TBK 445/2: Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir. |
Yukarıda yer verilen TBK 445. Madde hüküm doğrultusunda hâkim, kapsamı veya süresi bakımından aşırı rekabet yasaklarını sınırlama yetkisine sahiptir. Hakim karşısındaki somut olayı inceleyerek, işçiye bir bedel ödenip ödenmediğini, sürenin veya konunun hakkaniyetli olup olmadığını göz önünde bulundurarak rekabet yasağını hakkaniyete uygun olarak sınırlayabilir.
Rekabet Yasağına Aykırılığın Sonuçları
TBK MADDE 446: Rekabet yasağına aykırı davranan işçi, bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlüdür. |
Sözleşmeye aykırılık nedeniyle tazminat sorumluluğunun genel esasları burada da geçerlidir. Zarar ve zararın miktarını ispat yükü, işverene aittir.[4] Bununla birlikte işveren işçinin kusurunu ispatla yükümlü değildir. İşçi kusursuzluğunu ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir
Rekabet Yasağının Sona Ermesi
TBK MADDE 447: Rekabet yasağı, işverenin bu yasağın sürdürülmesinde gerçek bir yararının olmadığı belirlenmişse sona erer. Sözleşme, haklı bir sebep olmaksızın işveren tarafından veya işverene yüklenebilen bir nedenle işçi tarafından feshedilirse, rekabet yasağı sona erer. |
Söz konusu hüküm uyarınca rekabet yasağının devamında işverenin önemli bir yararının kalmaması veya iş sözleşmesinin kanunda belirtilen nedenlerle feshi hâlinde rekabet yasağı sözleşmesi de sona erer.[5] Daha önce yukarıda yer verilen maddelerde rekabet yasağının belirli veya belirlenebilir bir süre için öngörülebileceğinden bahsedilmişti. Bu sürenin dolmasıyla rekabet yasağı sona erer. Bir başka sona erme sebebi işçinin ölümüdür. Ancak işçinin ölümüyle işverenin borcu sona ermez.
[1] 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
[2] Altay, s.192; Baskan, Ş. Esra, “6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu Hükümleri Çerçevesinde Rekabet Yasağı Sözleşmesi”, Hacettepe Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 2, Sayı: 2, Yıl: 2012, s.118.
[3] Mollamahmutoğlu/Astarlı/Baysal, s.614; Narmanlıoğlu, s. 208; Süzek, İşçinin Rekabet Etmeme Borcu, s.460.
[4] Alpagut, s. 952; Çayan, Gökhan, “6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun Hizmet Sözleşmesine İlişkin Hükümlerinin 4857 sayılı İş Kanununa Etkisi”, Legal İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Dergisi, Cilt: 10, Sayı: 39, Yıl: 2013, s.95.
[5] Süzek, İşçinin Rekabet Etmeme Borcu, s.465.